Verimlilik ama Nasıl?
Sanırım hiç kimse yeni yıla girerken, 2020’nin tarih sahnesinde müstesna bir yere sahip olma konusundaki ihtirasını öngöremezdi. Dokunduğu hayatlara kıyamet gibi inen travmaların çokluğunu bir kenara bırakarak yazmak vicdanımızı yaralasa da, tüm insanlığı ve dahi etkileri itibariyle bütün canlılığı temelden sarsan pandemi krizinin çaışma hayatına olan etkilerini bu çalışmanın ana fikrine oturtmak zorundayız.
Uzaktan çalışma modelinin bir anda hayatımıza girdiği son dönemde kişisel verimlilik hiç olmadığı kadar önem kazandı. İş hayatı ile özel hayat birbirine karıştı, mesai saatleri esnedi, mekanların işlevleri birbirine girdi. Pek çok ofis çalışanı kendini bir anda evinin salonundaki yemek masasının karşısına, koltuğa ya da mutfak sandalyesinin kenarına ilişmiş vaziyette saatlerini geçirirken buldu. Kapı zili, komşunun matkap sesi, diğer aile bireylerinin gürültüsü arasında ya uzaktan bağlandığı ve şanslıysa internet bağlantısının kopmadığı toplantı ortamının karşısında dikkatini canlı tutmaya çalıştı ya da günlük yapılacaklar listesini titizlikle bitirme konusunda öz disiplinini koruma mücadelesi verdi. Görünen o ki yolda geçen zamanlardan edilen tasarruflar da daha iyi, daha geliştirici faaliyetlere pek dönüşemedi, ya işe, ya sosyal medyaya ya da Netflix’e kurban gitti. Öğle arasını beklemek gibi bir zorunluluk olmadan yapılabilen mutfak kaçamakları ise bir diğer masum ancak etkili sabotajcılardan oldu.
Pandemi ortamında hergün işe gidip gelme zorunluluğu taşımaya devam eden diğerlerini düşününce kişinin içinde taşıdığı şükür duygusu, evde performansını koruma konusunda yaşadığı stres ve işe fiziksel olarak gidememenin azalttığı sosyallikle bir araya gelince farklı duygular sarmal oldu.
Oysa özellikle genç kuşak esnek çalışma modellerini her zaman talep eden taraf olmuştu. Onların zamandan ve mekandan bağımsız bir çalışma yapısının performansı ve yaratıcılığı daha da yukarıya taşıyacağına olan inançları tamdı. Ama pandoranın kutusu beklenmedik anda açıldı ve kimse kendini tam olarak “hazır” hissedemeden bu mücbir durumun içine düştü ve “evde kaldı”.
Verimlilik şirketler için mal ve hizmet üretiminde çıktıların mümkün olan en az girdi (işgücü, hammadde, malzeme, enerji vb) ile sağlanması gayretidir. Yani bir formül ortaya koymamız gerekirse çıktı/girdi olarak göstermek mümkündür. Tabi verimlilik tek başına nicelik üzerinden tarif edildiğinde eksik kalacaktır. Doğru işlerin yapılması demek olan ETKİLİ olma ile işin doğru yapılması demek olan ETKİN olma da organizasyonlar açısından kritik göstergelerdir. Bu kavramlardan hareketle insan için verimliliği öz kaynaklarını optimum seviyede kullanarak hayatının amacına uygun iyi ve doğru işleri, iyi ve doğru şekilde yapması, üretmesi ve gelişmesi olarak tanımlamak mümkündür.
Verimliliğe ulaşmak için pek çok teknik önerilse de verimliliğin nüvesini mutluluk oluşturur; iyi olma ve iyilik hali. Her ne kadar pandeminin konumuz özelinde uzaktan çalışma modellerini ve teknolojiyi etkin kullanma gereğini tetiklediğini belirtsek de bunlar tek başına uzun vadede sürdürülebilir olmaya yetmeyecektir. Sistem, verimlilik kavramı ve çalışma hayatının kuralları tüm bileşenleri ile yeniden tarif edilmelidir. İnsanların, “başarının” ve “iyi olanın” tarifini yeniden yapacakları, işverenlerinden daha anlamlı, daha doyurucu, daha esnek ve toplum ile daha entegre yapılar olmalarını bekleyecekleri bir devre giriliyor. Çalışanını gerçek anlamda bir insan olarak görebilen, kalp ve gönül bağını işte yok saymayan, kişisel beklenti ve ihtiyaçlarını anlayabilen, farklı yetkinlik setleri ile donatabilen, sosyal ve toplumsal açıdan kurumsal vatandaşlık kavramını içselleştirmiş, değerleri olan, doğal, insanî ve sürdürülebilir olana odaklanabilen şirketlerin fark yaratacağı bir gelecek tasavvuru artık uzak değil. Bireyselliğin ve rekabetin değil, birlikteliğin, birlikte varolmanın; tüketmenin değil, kaynaklardan yararlanmanın ve bunu yalnızca anlamlı ise yapma bilincinin, kendine yeten üretim ekonomisinin, mal yerine deneyim ve hizmetin ön plana çıkacağı alternatif ekonomik modellerin hükmetmeye başlayacağı yeni bir dönem çok da uzak değil.
İşte bu nedenle verimliliğin nüvesinde “iyi olma” ve “iyilik” halinin altını çizmek isteriz. Kısaca başarının ve verimli olmanın tarifini yeniden yapın istiyoruz. Verimlilik yalnızca aklınızın ortaya koyacağı tekniklerle çözebileceğiniz bir mesele değildir. İşin içine mutlaka duygularınızı, sezgilerinizi ve içgüdülerinizi de katmalısınız. Tüm bu önerilerin işlerliği kişiden kişiye ve koşuldan koşula değişir. Önemli olan kişinin kendine “iyi” gelecek olan yöntemleri seçmesidir.
Emine Ebru Arslan
Yorum yaz